Evde sakin sakin oturmuş kitabımı okuyordum. Zaman zaman aklım düşüncelere kayıp gidiyor zihnimi
susturmaya calışsam da ara ara başarılı olabiliyordum. Beyaz kedim bazen
kucağımda bazen tepemde arsızca dolanıyordu. Ara ara güneş ışığı yüzümü
yalıyor, bu serin sonbahar ikindisinde içimi ısıtıyordu.Çayım soğumaya yüz
tutmuştu her zamanki gibi, içmeyi unutmuştum. Hafifçe tat versin diye içine
koyduğum tarçını çıkardım kupanın içinden. Kitabımı kapatıp kafamı
kaldırdım. Zihnimdeki düşünceye önce odaklanmaya sonra da göndermeye çalıştım. Kalkıp
biraz yürüdüm evin içinde. Omuzlarıma attığım hırkam usulca kaydı üzerimden,
yere düşmeden yakaladım.Tekrar koltuğuma oturdum.
Ansızın zil çaldı. Kapı zili. Beklediğim biri yoktu ,evde
zil çalması pek alışık olduğum bir durum değildi. Arada komşu gelir kapıcı
parası ister, arada da bir kaç arkadaş. Kimdi ki neydi ki gelen.
Bana, uzun gelen, aslında 10 saniye süren tereddütten sonra
kapıya gittim, otomata bastım, dış kapıyı açmış oldum böylece. Kapıyı açık tuttum
ve başında bekledim ki acaba yanlışlıkla biri benim zilime mi bastı diye. Havanın
serinliği hafifçe ürpertti bedenimi.
Ağır ağır merdivenleri çıkan bir ses işittim. Kendinden emin
ve yavaş yavaş merdivenleri çıkıyordu. Ayak sesinden erkek sanırım diye geçirdim
içimden.
Hafif tedirgin ürkekçe beklemeye başladım.Teknik servis ya
da belediye görevlisi miydi acaba ? Yoksa
sürekli başımızdan kovmaya çalıştığımız anketörlerden miydi ?
Gelen kişinin sakin nefes alışlarına rağmen benim soluklarım
gittikçe hızlanmaya başladı.Kimdi ki gelen ?
Borcum mu vardı acaba ödemeyi unuttuğum ? Haciz mi gelmişti
? Kapasa mıydım kapıyı ?
Ayak sesleri son kata gelmişti, usulca kapıyı araladım, kedi
gibi kapının arkasından geleni beklemeye koyuldum. Kendimi sessiz sorulara bıraktım.
Bir an sordum kendime, hazır mıydım acaba ben bu geleni
karşılamaya? Tüm soruların cevaplarını biliyor muydum? Bilebilir miydi insan
tüm cevapları? Mümkün müydü bu? Planlanabilir miydi her şey? Yoksa zihni
bedeni rahatlatıp akışa mı bırakmalı idi insan kendisini?
Zihnimde deli sorular vardı.Bir an nefes almayı
hatırladım.Önce derin derin burnumdan nefes alıp vermeye başladım. Vücudum
rahatlamaya başladı.
Sonra fark ettim ki ayak sesleri duyulmuyordu artık. Bir
önceki katın ziyaretçisi idi sanırım gelen.
Sadece bir kapı zilinin zihnimde uyandırdığı soru yumağını
düşününce hafifçe gülümsedim kendime. Portmantonun aynasında kendimle göz göze
geldim. Bir selam çaktım kendime.
Usulca kapıyı kapatıp koltuğuma ve yarıda bıraktığım
düşüncelerime, kitabıma geri döndüm.
Kim bilir hazır
olduğumda korkularımdan arındığımda her ne bekliyorsam benim de kapımı çalardı
bir gün?