19 Ekim 2015 Pazartesi

Ansızın

Apansızın bir düşünce sarıverir hücrelerini.Tüm gün o düşünce beyninin kıvrımlarında dolanır durur.İlham gelmiş gibi hisseder ve heye canlanırsın aniden.Tüm gün elinde bir topla oynarmışcasına o düşünceyle oynarsın, tartarsın sorgularsın, an’dan uzaklaşıp gidersin.Benliğini teslim edersin sanki O na .Sonra izin verir kendine, yarın da aynı şeyleri düşünür ve hissedersem o düşünceye ve duyguya sahip çıkayım dersin, ertesi gün uyandığında an’dasındır.Ne o düşüncenin ne o duygunun etkisi yoktur.Sanki tüm gün kafanı kurcalayan o düşünce ve duygu buhar olup uçmuştur.
Hayatta takıldığımız tökezlediğimiz noktalar da böyle bir şey mi acaba ? Üstünde gereğinden fazla efor harcadığımız düşünce ve duygu sarf-ettiğimiz blokajların yanından geçip gitmek mi gerekir acaba ?
An ‘ dan bizi uzaklaştıran, değiştiremeyeceğimizi bildiğimiz durumları sessizce izlemek ve kabullenmek mi gerekir, yoksa yel değirmenlerine karşı savaşmak mı, ne dersiniz,

İç sesiniz ne der bu durumda , hayat bir nehirse akışa mı bırakmalı ,suyun tersine mi yüzmeye çalışmalı ?



Hiç yorum yok: